Kasımpaşa deplasmanı öncesi

İstanbul’un öğle ışığında oynanacak bu karşılaşma, ligin sekizinci haftasında dengeleri küçük ama anlamlı bir adımla değiştirebilecek türden. R.T.E. Stadı’ndaki randevu saat 14.30’da; yayın beIN Sports 1. Ev sahibi Kasımpaşa 7 maçta 8 puanla orta hattın içinde, Konyasporumuz ise 1 maç eksiğine rağmen 10 puanla sekizinci sırada. Maç daha başlarken tablo, “aşağıdan güvenli uzaklık + yukarıya yaklaşma şansı” dengesiyle kuruluyor. 

Kasımpaşa’nın bu sezon ritmi zikzaklı: ilk üç haftadaki düşüşün ardından son dört maçta yenilmeden geçtiler; burada kenar oyuncularının yüksek koşu sayısı ve ikinci topları doğru paylaşmaları belirleyici. Bizim açımızdan öne çıkan, set başlatırken kaleci–stoper–altı numara üçgeninde sabırlı kalmak ve ilk presi kırdığımız her pozisyonda merkezden üçüncü bölge bağlantısını kurmak. Başakşehir maçında gördük: ilk 30 dakikada merkezde kurduğumuz pas istasyonu rakibin dengesini bozuyor, çizgiye değil iç koridora bakınca üretkenlik artıyor. Bu reçete, öğle güneşinin temposunda özellikle çalışır; topu dolaştırırken hızın değil kararın kalitesi belirleyici olur.

Eksikler maç planını doğrudan etkiliyor. Enis Bardhi çift sarıdan gördüğü kırmızı nedeniyle cezalı; orta blokta yaratıcı pas ve duran top kalitesini telafi etmek için Pedrinho ilk 11’in güçlü adayı. Savunma hattının önünde Jevtovic’in pozisyon alma disiplini, Bardhi’nin yokluğunda merkezde dengeyi korumamıza yardım edecek. Bizde uzun süredir konuşulan Bazoer konusu da netleşmiş değil; takımla çalışmalara başlamış olsa da maç saatinde karar çıkacak deniyor. Rakipte Cafu cezalı, Hajradinovic’in durumu ise belirsizlik notuyla geçiyor. Bu tablo, orta saha ikili mücadelelerinde fiziksel temasın yükseleceğini ve faul yönetiminin kritikleşeceğini fısıldıyor. 

İstatistiğin bize anlattığı küçük bir hikâye de var: Kasımpaşa, Süper Lig’de Konyaspor’a karşı oynadığı son 15 maçta kazanamadı (7 beraberlik, 8 yenilgi). Bu tür seriler sahada garanti vermez, ama psikolojiye dokunur; özellikle ilk baskıyı doğru kırıp öne geçebilirsek, ev sahibinin sabrı erken zorlanır. Bizim için şifre, önde çoğalırken ısrarla yerden oynamak; yüksek orta, Kasımpaşa’nın sevdiği ikili stoper profilini besler. Ceza sahası önü faullerinde ise duran top kalitemiz gol kadar “zaman” kazandırır; tempo ayarı her şeydir. 

Bireysel eşleşmeler tarafında iki ayrıntı öne çıkıyor. Birincisi, Adil Demirbağ’ın savunma çizgisini ne çok geride ne de gereksiz yüksekte kurması; Kasımpaşa’nın ters kanat koşularında ilk topa temas kadar ikinci topu süpürmek maçın sinir uçlarını belirler. İkincisi, Umut Nayir ve Muleka’nın biri sırtı dönük bağlantı, diğeri arkaya koşu tehdidi olarak dönüşümlü çalışması; bu ikili ne kadar yakın oynarsa, kanatlarımızın içe katla şut veya “geriye yerden pas” seçeneği o kadar görünür olur. Başakşehir karşısında 10 kişi kalınca gösterdiğimiz soğukkanlılık, bugün de gerektiğinde oyunu “sessize alma” gücüne sahip olduğumuzu gösterdi; bu, deplasman için paha biçilmez bir beceri.

Hakem ataması Alper Akarsu; öğle saatindeki maçta tempo dalgalanmalarını yönetirken “erken kart/erken sertlik” dengesini nasıl kuracağı, özellikle orta sahadaki teması şekillendirecek. Bu tür randevularda ilk golün psikolojik etkisi yüksek; yememek, yedikten sonraki beş dakikayı güvenle geçirmek kadar kıymetli. Konyasporumuzun bugünkü hedefi, ilk yarıda oyunu mümkün olduğunca sakin koruyup ikinci yarıdaki fiziksel düşüş aralığında vitesi yükseltmek olmalı; duran toplarda bir-iki özel varyasyon (ön direğe kısa koşu + penaltı noktası geriye yerden pas gibi) penceremizi açabilir. 

Son söz, tribüne… İstanbul’da öğle sonrası başlayacak bir maçta sesiniz oyunun nabzını ayarlıyor. Gündem, tartışmalar, polemikler… Hepsi maç bittiğinde konuşulur. Saha içinde lazım olan şey, ilk düdükten son düdüğe kadar sabır ve birlik. Doğru anda doğru hızla oynarsak, bu deplasmandan eli boş dönmemek için her malzeme bizde var. Şehirden, stattan, ekrandan; nerede olursak olalım aynı cümleyi kuruyoruz: bugün akıl ve emekle, puan ya da puanlarla dönmek mümkün.